Bakara 216 Ne Anlatıyor? Hayatla Dertleşme Zamanı
İzmir’de 25 yaşında, kafasında sürekli bir ton şey dönen, bazen neşeli, bazen derin derin düşünen biri olarak, Bakara 216’yı anlamak için tam da doğru noktadayım diyebilirim. Çünkü, bir yanda hayatı ciddiye almak, öte yanda biraz espri yapmak – yani her şeyin bir dengesini bulmaya çalışmak. Bakara 216 ise bu noktada tam bir “derin” bakış açısı sunuyor. Hadi gelin, Bakara 216’yı kendi gündelik hayatımdan örneklerle çözmeye çalışalım, bir yandan eğlenerek, bir yandan da biraz kafa yorarak.
Bakara 216: Ne Diyor?
Öncelikle, Bakara 216 çok basit bir cümleyle başlıyor:
“Siz, sevmediğiniz bir şeyin sizin için hayırlı olabileceğini ve sevdiğiniz bir şeyin de sizin için kötü olabileceğini bilmezsiniz.”
Böyle yazınca bir anda “Aaa, çok derin!” diyorsunuz ama gerçek şu ki, her gün karşılaştığımız türden bir durumdan bahsediyor: Bizim için neyin iyi, neyin kötü olduğunu tahmin etme yeteneğimiz yok. Anlayacağınız, hayat her zaman beklediğimiz gibi gitmiyor. Bu kadar basit ve karmaşık bir gerçek! Hem de her an, her şeyin içindeyken. Bu da demek oluyor ki… bazen, yolun sonu göründüğü gibi olmayabiliyor.
Hayatımda Bakara 216’yı Yaşadığım Anlar
Kendimi pek bir felsefi bir tonda anlatmak istemiyorum ama gözlerimi açtım da, her şeyin aslında ne kadar alakasız olduğunu fark ettim. Mesela bir hafta sonu, arkadaşlarımın planlarına uyarak bir kafede buluştuk. “Vay, bugün mükemmel olacak!” dedim, her şey gayet güzel görünüyordu. Ama birden, kafenin Wi-Fi’ı gitti. Benim gibi “Netflix olmadan yaşayamam” diyen biri için bu gerçekten büyük bir kayıp.
Arkadaşlarım da durumu gayet olgun şekilde karşılıyor. “E, internet yok, kalsın, sohbet ederiz,” diyorlar. Bense içimden “Hadi be, ben internetimi alırım, geri de gelirim,” diyorum. Fakat işin garibi, o an yaşadığımız o sohbet, bugüne kadar yaptığım en anlamlı sohbet oldu. Belki de internet olsaydı, bu derin konuşmalar hiç yaşanmayacaktı. Bakara 216, hayat işte böyle bir şey! Bazen istediğin şey olmadığında, bir anda güzel bir sürpriz çıkabiliyor.
Aşk ve Bakara 216
Bir de aşk var tabii. Aşk deyince herkesin aklına “o birini sevdiği zaman her şeyin mükemmel olduğu” gelir, değil mi? Oysa işler her zaman öyle gitmiyor. “O kişi, tam senin istediğin gibi olacak” diye beklersin. Ama Bakara 216 diyor ki: “Dur bakalım, o kişiyi istemeyebilirsin, ya da belki senin için hayırlı olan kişi o değil.”
Bu konuda çok komik bir hikayem var. Bir gün, sevdiğimi düşündüğüm birini daha yakından tanımaya başladım. İlk başta her şey harikaydı. “Vay be, tam benim aradığım kişi!” diye düşünürken, birden o kadar sinirli, o kadar dertli bir insan olduğunu fark ettim ki! Tabii, bu farkındalıkla birlikte ilk baştaki “kimya” kayboldu. Ama gelin görün ki, sonrasında başkalarıyla tanışınca, hep o kişi gibi olmayanlar daha iyi geldi. Şimdi düşünüyorum da, o kadar çok “hayalini kurduğum” kişi varken, neden o kadar fazla takıldım ki? Bakara 216’dan öğrendiğim şey şu oldu: İstediğin şey her zaman sana hayırlı olmayabiliyor. Bazen neyin iyi olduğunu bilemezsin.
Arkadaşlarla Bakara 216 Konuşması
Bir gün, arkadaşlarım ile bir kafede bu konuyu açtım. “Arkadaşlar, Bakara 216 ne anlatıyor, sizce?” dedim. Herkes ciddi bir şekilde düşündü, sonra biri “Daha iyi bir soru sormalıydın, hayatımıza ne katıyor? Bu kadar derinleşmeye gerek yok!” dedi. Ama ben o an tam anlamıştım. İnsanlar bazen çok sıkı plan yaparlar, ama hayatın güzelliği, o planların dışına çıkabilmekte! İşte Bakara 216’yı tam da bu açıdan seviyorum: Bazen hayatın bize sunduğu her şey, gerçekten iyi bir şeydir ama biz o an bunun farkında olmayabiliriz.
“İyi” ve “Kötü” Nedir Ki?
Bakara 216 aslında, “iyi” ve “kötü” kavramlarının ne kadar göreceli olduğunu da anlatıyor. Mesela, sabah işe gitmek zorunda olmak çoğu insan için “kötü” bir durumdur. Ama düşündüğümüzde, işte o sabahki zor an, aslında bir fırsat olabilir. Kim bilir? Belki de o sabah gitmeseydim, başıma başka bir dert açılacaktı. Hani bazen “sorunların bir çözümü vardır” denir ya, bazen de o çözüm o sorunun başlangıcı olabilir.
Sonuç: Hayat, Sürprizlerle Dolu
Bakara 216, hayatın sürprizlerle dolu olduğunu bize hatırlatan bir ayet. Kendimizi sürekli olarak “şunu istiyorum, bunu istiyorum” diye dert edinmek yerine, hayatın getirdiği olaylara odaklanmalıyız. Kim bilir, belki de istediğimiz şeyler, tam da ihtiyacımız olan şeyleri getirmez. O yüzden işin özeti şu: Hayat ne getirirse getirsin, biz buna nasıl yaklaşacağımızı seçebiliriz. Bakara 216 da, aslında biraz bunu anlatıyor.
O yüzden dostlar, bir gün bir şeyin ters gitmesi, aslında çok daha iyi bir şeyin habercisi olabilir. “Ama ben sadece kahvemi içecektim!” demeyin, belki de o kahve size başka bir fırsat sunacaktır.